İş Sağlığı ve Güvenliğinde Kimyasal Risk Etmenleri

İş Sağlığı ve  Güvenliğinde Kimyasal Risk Etmenleri

Kimyasal maddeler zararlı özellikleri bakımından sağlık ve güvenlik açısından birçok risk taşımaktadırlar.

Sağlık Riskleri

Kimyasallar solunum, sindirim ve deri yoluyla vücudun çeşitli organlarına ulaşarak orada birikip meslek hastalıklarına sebep olurlar. En çok görülen etki, tozların, buharların, havadaki sis hâlinde dağılmış partiküllerin solunum yoluyla vücuda girmeleri ile görülür. Bu maddeler ile ilgili olarak Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik ekinde mesleki maruziyet listeleri ile Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Ekinde meslek hastalıkları ve bu hastalıklar için yükümlülük süreleri belirtilmiştir.

Kimyasal maddelerin sağlık üzerine olumsuz etkisinin fazla olması ve bu etkinin uzun süre sonra ortaya çıkabileceği de dikkate alındığında, bu maddelerle çalışılan iş yerlerinde konuyla ilgili diğer kayıtlarla birlikte sağlık kayıtlarının da iş yerinde saklanması, istenmesi ve ya iş yerinde faaliyetin sona ermesi durumunda kayıtların Bakanlığa verilmesi ilgili yönetmelikte öngörülmektedir.

Aşındırıcı (korozif) maddeler

Canlı dokularla temas ettiğinde, dokunun tahribatına neden olabilen maddelerdir. Bu maddeler organları deforme etmelerinin yanı sıra metalleri de etkileyip aşındırırlar. Bunlar genel adlarıyla asitler, bazlar ve asit oksitlerdir. Asitlerle direk temas etmekten kaçınılmalıdır. Asit döküntüleri bol suyla derhal yıkanmalıdır. Asit kullanımı gereken yerlerde kişisel koruyucu donanım kullanılmalıdır. Asitler su ile hızlı reaksiyona girdiğinden, patlama ve ya sıçrama riskine karşı seyreltme işlemi, su üzerine asidi yavaş yavaş ilave ederek yapılmalıdır.

Kuvvetli asitler ısıtıldıklarında, seyreltildiklerinde veya organik maddelerle temasa geldiklerinde asit gazları çıkar. Bütün asit gazları akciğer ve nefes borusunda aşındırıcı etkilerinden dolayı sağlık için tehlike teşkil ederler.

Tahriş ediciler

Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani uzun sureli veya tekrarlanan temasında lokal eritem (mukoza veya deride meydana gelen kızarıklık), eskar (yanıklar sonucu deride meydana gelen kuruma ve kabuklaşma) veya ödem oluşumuna neden olabilen, aşındırıcı olarak sınıflandırılan yan maddelerdir.

Güçlü tahriş edicilerin etkisi tek bir maruziyet sonunda da görülebilir, güçlü tahriş ediciler için kuvvetli asitler örnek olarak verilebilir. Zayıf tahriş ediciler aylar hatta yıllar süren birden çok maruziyet gerektirir. Kronik tahriş ediciler geniş bir gruptur; zayıf asitler ve alkaliler, sabunlar, deterjanlar, organik çözücüler, seyreltici ve oksitleyici maddelerdir.

Kimyasal yanıklara neden olanlar

Dokuya temas ettiklerinde yanık meydana getiren kimyasallardır ve genellikle tek bir temas yeterlidir. Kimyasal yanıklar, çoğunlukla organik ve inorganik asitler ve alkalilere kaza ile maruziyetten kaynaklanır. Karbon disülfür, petrol damıtma ürünleri, kömür katran çözücüleri, klorlu hidrokarbonlar, alkoller, vb. kimyasal yanıklara neden olabilen maddelere örneklerdir.

Duyarlılaştırıcılar

Solunduğunda, deri yoluyla alındığında aşırı derecede hassasiyet meydana getirme özelliği olan ve daha fazla maruz kalınması durumunda karakteristik olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olabilen maddelerdir. Krom tuzları gibi bazı maddeler hem tahriş edici hem de duyarlılaştırıcı etkiye sahiptirler.

Örnek :

• Kromatlar, epoksi reçineler ve reçinelerin sertleştiricileri, akrilik reçineler, formaldehid, sert keresteler ve bitkiler yaygın duyarlılaştırıcılara örneklerdir.

Renk değişimi ve lekelere neden olanlar

Kronik maruziyet sonucu deride renk değişimi oluşturabilen maddelerdir. Arsenik, gümüş ve civa gibi ağır metallerden kaynaklanan kronik zehirlenme deride renk değişimi oluşturabilir.

Kanserojenler

Solunum, sindirim veya deri yolu ile alındığında kanser oluşumuna neden olan veya kanser oluşumunu hızlandıran maddelere kanserojenler denir. Kanser, vücuttaki hücrelerin yeterli derecede farklılaşmaya uğramaksızın kontrolsüz ve hızlı bir şekilde bölünmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanserojen bir kimyasala maruz kaldıktan sonra, genellikle kanser oluşumu için bir süre geçmesi gerekir.

Örneğin; bu süre radyasyonun oluşturduğu lösemi için 4-6, asbestin oluşturduğu akciğer zarı kanseri için 30-40 yıldır.

Mutajen maddeler

Hücre çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA üzerindeki kalıcı değişime mutasyon denir. Bu değişim DNA zincirine bir organik baz eklenmesi, çıkarılması ya da mevcut bir bazın başka bir baza dönüştürülmesi ile oluşur. Böyle kalıtsal hasarlara yol açabilen ve ya bu etkinin oluşumunu hızlandırabilen maddelere ise mutajen maddeler denir.

Kimyasalların Güvenlik Kriterleri

Kimyasalların neden oldukları yanma, parlama ve patlamanın kontrol altına alınması için kimyasalların özellikleri ve verebilecekleri zararları bilmek ve risk değerlendirmesi yapmak gerekir.

Yanma sıcaklığı

Alevin sürekliliğini kendi kendine sağladığı sıcaklığa yanma noktası denir. Böylece alev, sıvı buharının sürekli yanmasını sağlar. Parlama noktasında alevin kalıcı olması gerekmez, Yanma noktası genellikle parlama noktasının birkaç derece üzerinde bir sıcaklıktır.

Parlama sıcaklığı

Parlayıcı sıvıların hemen sıvı yüzeyinde veya kaplarının içinde hava ile tutuşabilir yeterli buhar çıkardıkları en düşük sıcaklık veya havadaki uçucu yanabilen madde buharlarının bir alevle teması sırasında tutuşabildiği en düşük sıcaklıktır. Parlama noktası düştükçe maddenin tutuşması kolaylaşır.

Patlama (parlama) limitleri

Yanıcı veya parlayıcı sıvıların buharları hava ile uygun oranlarda biriktiğinde ve ortamda bir tutuşturma kaynağı varsa hızlı bir yanma veya patlama olur. Bu uygun orana parlama aralığı veya patlama aralığı denir.

Alt patlama limiti (LEL)

Havadaki buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en alt seviyesidir. Bunun altındaki konsantrasyonlarda yanan madde yeterli olmadığından yanma olmaz ve karışım bu anlamda fakir karışım olarak nitelendirilir.

Üst patlama limiti (UEL)

Havadaki buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en üst seviyesidir. Bunun üstündeki konsantrasyonlarda oksijen yetersiz kaldığından yanma olmaz ve karışım bu anlamda zengin karışım olarak nitelendirilir.

Kaynama noktası

Maddenin sıvı hâlden buhar veya gaz fazına geçtiği sıcaklıktır. Başka bir deyişle sıvıdan meydana gelen buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklıktır. Kaynama noktasındaki 1 gram maddenin sıvı halden gaz hâline geçmesi için gerekli olan ısı miktarı da o maddenin buharlaşma ısısı olarak bilinir.

Geçimsiz kimyasallar

Diğer bir etken kimyasalların birbirini etkileme riskidir. Ortam bir kimyasalın alevlenme noktasına kadar ısınması için yeterli olmayabilir, ancak bu kimyasalın yanında bulunan ve alevlenme noktası düşük başka bir kimyasal için uygun olabilir. Bu durumda ikinci kimyasal yanarak ortama ısı yayabilir ve bu suretle diğer kimyasalın da alevlenme noktasına ulaşmasına neden olabilir. Bu nedenle zararlı kimyasalların depolanması çok önem arz etmektedir.

Güvenlik Riskleri

Zararlı kimyasallar sağlık açısından birçok risk taşıdığı gibi güvenlik açısından da yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve oksitleyici risk taşırlar. Yanıcı bir maddenin yakıcı bir maddeyle birleşerek dışarıya ısı vermesine yanma denir. Parlama, kolay alev alabilen maddelerin buhar veya gazlarının hava ile belli orandaki homojen karışımları maddenin çok kolay alev alarak hızla yanmasına sebep olur. Bu tür yanma olayına parlama denir.

Normal şartlar altında buharlaşabilen veya gaz hâlinde bulunan ve tutuşma noktası (alev alma sıcaklığı) düşük olan sıvı ve gazlara parlayıcı maddeler denir.

Patlama, çok hızlı bir gaz genişlemesi ile ve genellikle ısı açığa çıkmasıyla meydana gelen bir kimyasal reaksiyon veya değişimdir.

Tanımlardan da anlaşıldığı gibi maddelerin yanma ve patlama özellikleri onların alev alma noktalarına yani parlama noktalarına bağlıdır. Parlama noktası düştükçe yangın tehlikesi artar.

Parlayıcı maddeler

Parlayıcı sıvılar üç sınıfta ele alınmaktadır.

I. Sınıf parlayıcı sıvılar, tutuşma noktası 38 oC’nin altında olan sıvılar bu sınıfa girerler.

II. Sınıf parlayıcı sıvılar, tutuşma sıcaklıkları 38 oC ile 60 oC arasında olan sıvılardır.

III. Sınıf parlayıcı sıvılar, bunlar yanıcı sıvılardır. Tutuşma noktaları 60 oC ile 94 oC arasında olan sıvılardır.

Patlayıcı maddeler endüstride, genellikle organik madde sentezlerinde, patlayıcı madde üretiminde, plastik sanayinde, suni dericilikte, vernik ve lakların hazırlanmasında, selüloz fabrikalarında, kuru temizlemede, boya sanayinde kullanılır.

Patlayıcı maddeler

Patlayıcı maddeler, belirli bir sıcaklık ve basınç altında kendi başına gaz oluşumuna sebep olarak kimyasal reaksiyon oluşturan ve bu yolla çevresindekilerin zarar görmesine neden olabilen katı veya sıvı haldeki madde ya da maddeler karışımıdır. Patlama ise, kısa sürede çok hızlı ve kontrol edilemeyen enerjinin açığa çıkması olayıdır. Bu enerji ısı, ışık, ses ve mekanik şok olarak açığa çıkabilir.

Ayrıca, herhangi bir parlayıcı toz, sıvı buhar ve gaz, hava ile uygun oranlarda ve koşullarda karışırsa patlayabilir. Patlamanın olması için yanıcı madde, hava ve yangın kaynağının bulunması gereklidir.

Bazen de kimyasalların kararsız yapıları nedeni ile ısı, sürtünme ve çarpmaya maruz kaldıklarında patlama olabilir. Kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan patlamalarda ortaya çıkan gaz ve katı karışımı tüm iş yerine dağılır. Patlamaya, maddenin stabilitesi, ortamın ısısı, titreşim, darbe veya sürtünme gibi faktörler neden olur.

Oksitleyici maddeler

Oksitleyici maddeler, yapılarında oksijen bulunduran, ısı veya sürtünme ile bu oksijeni açığa çıkaran maddelerdir. Açığa çıkan bu oksijen diğer kimyasallarla etkileşebilir ve ya başlamış bir yangını genişletebilir. Bu tür kimyasallar en küçük bir kirlilik karşısında da bozulmaya uğrayabilirler. Başlangıçta yavaş olan bu reaksiyon zamanla hızlanır. Organik peroksitler bu sınıf içinde en riskli grubu oluştururlar ve kesinlikle yanıcı maddelerle bir arada bulundurulmamaları gerekir

Örnek :

• Oksitleyici maddelere örnek olarak, oksitler, peroksitler, permanganatlar, perkloratlar, persülfatlar, iyodatlar, bromatlar, kloratlar, organik ve inorganik nitritler verilebilir.

Suya duyarlı kimyasallar

Bazı maddeler parlayıcı olmadıkları hâlde suyla temas ederlerse kolaylıkla parlayabilen gazlar açığa çıkarabilirler. Potasyum, sodyum ve alaşımları, alkali metal alaşımları, çinko tozları ve bazı metal hidrürleri bu tür maddelere örnektir. Ayrıca kalsiyum karpit suyla temas ederse çok parlayıcı olan asetilen gazı açığa çıkar. Sodyum suyla temas ederse hidrojen açığa çıkar. Reaksiyon çok şiddetlidir ve hidrojenin ateşlenmesi için yeterli ısıyı açığa çıkarır. Hidrojen patlayarak yanar ve diğer metallerin de yanmasına neden olur. Bu sınıfa giren maddeler insan vücudunun nemi ile de reaksiyona girip yanıklara neden olabilirler.

Suya duyarlı maddelere lityum, sodyum, potasyum, kalsiyum, rubidyum, sezyum örnek verilebilir.

Kriyojenik sıvılar

Kriyojenik sıvılar çok düşük sıcaklıkta sıvılaştırılarak bu hâlde tutulan gazlardır. Kriyojenik sıvıların kaynama noktaları -150°C(-238°F) in altındadır. Bütün kriyojenik sıvılar normal sıcaklık ve basınçta gaz halindedirler. Bu gazları sıvılaştırmak için önce oda sıcaklığının altına soğutmak sonra basınç uygulamak gerekir. Çalışanlar çok soğuk olan bu maddelerin tehlikelerini ve güvenli çalışma koşullarını bilmelidirler.

Yazıyı Paylaşın!

Facebook
Pinterest
Twitter
WhatsApp