İş Sağlığı ve Güvenliğinde Biyolojik Risk Etmenleri

İş Sağlığı Biyolojik Risk Etmenleri

İş Sağlığı Biyolojik Risk Etmenleri | Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 4857 sayılı İş Kanunu’nun 78’inci maddesine dayanılarak, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamına giren iş yerlerinde, çalışanların yaptıkları işlerden dolayı biyolojik etkenlere maruz kaldıkları veya maruz kalabilecekleri işlerde uygulanması amacıyla 10.06.2004/25488 tarih ve sayıyla Resmî Gazete’de yayımlanan “Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik” kapsamınca biyolojik etkenler, herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen, genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dâhil mikroorganizmaları, hücre kültürlerini ve insan parazitleri şeklinde tanımlanmaktadır.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere biyolojik riskleri oluşturan etmenlerin mikroorganizma, hücre kültürü örnekleri ve insan parazitleri olması bakımından, önceki bölümlerde bizlere aktarılan fiziksel ve kimyasal risk etmenlerden canlı olmaları bakımından farklılık oluşturmaktadır. Bu etmenlerin iş yerlerinde bulaşma kaynakları, oluşturdukları riskler ve alınması gereken önlemleri belirtmeden önce kısaca bu canlı risk unsurları hakkında bilgi verilmesi gerekir.

MİKROORGANİZMALAR ve İNSAN PARAZİTLERİ

Canlılar, yapılarını oluşturan ve en küçük birimleri olan hücrelerden oluşmaktadır. Canlıların, hücre yapısı ve büyüklükleri, hücre sayıları, hücrelerinin şekilleri, hücrelerinin görevleri, hücrelerinin içerisinde bulunan ve farklılaşmış görevler üstlenen organel adı verilen yapıların bulundurup bulundurmaması canlılar arasında farklı türlerin sınıflandırılmasına neden olmuştur.

Hücresel özelliklerine göre canlılar, sadece hücre zarı ile ortamdan ayrılan ve içlerinde kendi genetik kodlarını kodlayan materyalleri dağınık şekilde bulunan ilkel hücre yapısına sahip prokaryotik canlılar ve prokaryotik hücrelere sahip canlılardan farklı olarak hücreleri daha gelişmiş, içlerinde genetik materyallerinin koruma altına alındığı bir çekirdeğin yanında hücrenin solunum, enerji üretimi, boşaltım, salgı ve besinleri depolama, sindirim işlevleri için ayrı ayrı özelleşmiş fonksiyonlara sahip organel adı verilen yapıları bulunan ökaryotik canlılar olmak üzere ayrılırlar.

Hücresel farklılıklarının yanında gelişmişlikleri ve hücrelerin organizasyonuyla oluşturdukları canlı çeşitliliği ile de sadece prokaryot canlıların oluşturduğu monera âlemi, ökaryotik canlıların oluşturduğu protista, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar âlemi olmak üzere toplamda beş büyük âleme ayrılmıştır.

Bu âlemler arasında bakteri ve mavi-yeşil alg canlı sınıflarının oluşturduğu monera âleminin üyeleri ile protozoon (ilkel tek hücreli hayvanlar) parazitler, algler, cıvık mantarlar canlı sınıflarının oluşturduğu protista âlemi üyelerinin tamamı tek hücreli canlılardan oluşmaktadır. Bunun yanında maya, küf ve şapkalı mantar canlı sınıflarının bulunduğu mantarlar âleminde ise mayalar tek hücreli canlılar olarak bilinmektedir.

Bu canlı sınıflarından başka uygun şartlar altında canlılık özelliği gösteren, herhangi bir canlı âleminde sistematik olarak yer almayan ancak elektron mikroskobu adı verilen cihazlarla görülebilen, bulaştığı canlının genetik materyalini çoğalmak için kullanan, sonuçta tedavisi mümkün olmayan hastalıklara neden olabilen “virüs” adı verilen organizmlar da mevcuttur.

Bu bilgiler ışığında; gözle görülemeyecek kadar küçük, ancak mikroskop adı verilen büyüteçlerle görülebilen tek hücreli canlı ya da canlı grupları kısaca mikroorganizma olarak tanımlanırlar. Ancak iş sağlığı ve güvenliği açısından 10.06.2004/25488 tarih ve sayıyla Resmî Gazete’de yayımlanan “Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik” kapsamınca mikroorganizma tanımı; genetik materyali replikasyon veya aktarma yeteneğinde olan hücresel veya hücresel olmayan mikrobiyolojik varlıklar olarak tanımlanmaktadırlar.

İş sağlığı ve güvenliği açısından tehdit ve biyolojik risk oluşturacak mikroorganizmalar iş yerlerinde bulaşma kaynakları ve oluşturacağı olumsuz etkiler bakımından aşağıdaki gibi gruplandırılabilirler.

• Monera Âlemi: Bakteriler, tek hücreli prokaryotik canlılardır. Oksijenli ve oksijensiz hava ortamlarında, deniz ve göl dipleri dâhil sulu ortamlarda, toprağın alt katmanları ve üstünde, +4 ila +90 oC sıcaklıklarda, yüksek tuz konsantrasyonları gibi ortamlarda bulunup çoğalabilirler. Ayrıca bazı türleri, kendileri için uygun olmayan ortamlarda bir kapsül ya da spor denen koruyucu kılıflar oluşturarak zor şartlardan kendilerini koruyup uygun ortam sağlandığında tekrar çoğalabilirler. Genetik materyal olarak DNA ve RNA bulundururlar. Çoğalma zamanlarında DNA’larını eşleyerek iki katına çıkarıp (replikasyon) ikiye bölünerek kısa sürede sayılarını ikiye katlayabilirler. Parazit olanları insanda verem, tifo, brusella, frengi, kolera, difteri, salmonellozis gibi hastalıklara yol açar.

Bakteriler

•Bacillus anthracis
•Brucella melitensis
•Clostridium botulinum
•Clostridium tetani
•Mycobacterium tuberculosis
•Salmonella typhi
•Vibrio cholerae

• Mantarlar Âlemi: İnsanlarda patojen olarak yaşayan mantarlar, bu âlemin dimorfik mantarlar sınıfında yer alırlar. Mikroskobik canlılardır. Genelde insanlarda deri, tırnak, ayak, saç ve vücut kılları, koltuk altı gibi bölgelerine yerleşerek psoriasis, kandidiasis, dermatofitozis, histoplazmozis gibi genel bir ifade ile mikozis denen mantar hastalıklarını oluştururlar.

Mantarlar

•Candida albicans
•Coccidioides immitis
•Histoplasma capsulatum
•Microsporum canis
•Trichophyton rubrum

• Prostista Âlemi: İnsan protozoon parazitleri, çok küçük su birikintileri, nemli topraklar, hayvanların vücut sıvıları gibi farklı ortamlarda yaşayabilen ve ancak mikroskopla görülebilen bir hücreli canlılardır. Hücrelerinde çeşitli hayati fonksiyonları yerine getirmek için özelleşmiş organelleri mevcut olup özellikle insanlarda parazitlik yapan türleri başta olmak üzere, kendileri için uygun olmayan koşullarda kist ve spor oluştururlar ve uygun ortam sağladıklarında tekrar çoğalırlar. İnsanda malarya, uyku hastalığı, amipli dizanteri, insan karaciğerinde küçük ve büyük karaciğer kelebeği gibi parazitliklere yol açarlar.

Protozoonlar

•Echinococcus granulosus
•Fasciola hepatica
•Giardia intestinalis
•Leishmania donovani
•Trypanosoma cruzi

• Virüsler: Morfolojik yapıları ve genel özellikleri yönünden diğer mikroorganizmalardan büyük farklılıklar gösterirler. Bakteri, protozoa ve mantarlarda olduğu gibi tam bir hücre yapısı göstermezler ve bu nedenle enfekte ettiği canlının metabolik sistemine ihtiyaç duyarlar. Bu özellik de, virüsleri zorunlu hücre içi parazit yapar. Diğer bütün canlı hücrelerinde DNA ve RNA genetik materyal olarak ikisi birden bulunurken, virüslerin yapılarında ya DNA (DNA virüsleri olarak ayrılırlar) ya da RNA (RNA virüsleri olarak ayrılırlar)’tan sadece biri bulunur. En büyük virüs en küçük bakteriden yaklaşık bin kat daha küçüktür. Bu nedenle normal bir bakteriyi görmemizi sağlayan mikroskoplardan ziyade, virüsler elektron mikroskobu denilen özel mikroskoplar tarafından görülürler. Bağışıklık sistemi güçlü olan canlılarda yıllarca kristalize form hâline geçip kendini saklayabilir ve bulaştığı canlının bağışıklık sistemi zayıfladığı zaman tekrar canlı form hâline geçerek çoğalıp yayılabilir. İnsanda, aids (HIV), kuş gribi (H1N1) gibi grip virüsleri, insan papilloma virüsleri (HPV) gibi virüsler öldürücü düzeyde patojendir.

Virüsler

•Hepatitis B, C, D, E virüsleri
•Ebola virüsü
•Herpes simplex virüsü
•Human immunodeficiency virüsleri (HIV)
•Human Papilloma virüsü (HPV)

HÜCRE KÜLTÜRÜ

21. yüzyılın gelinen bu noktasında bilimsel gelişmeler ışığında özellikle biyolojik bilimlerde, başta insan olmak üzere canlı hayatı üzerine yapılan çalışmalar, tarihin eski zamanlarında olduğu gibi artık doğrudan hedeflenen canlının üzerinde yapılmamaktadır. Özellikle insan hayatında tarihten beri gelen süreçte hastalıklara karşı ilaç geliştirme, tedavi tekniklerinin geliştirilmesi gibi konularda yapılan çalışmalarda artık günümüz biliminde deneysel bir sıralama izlenmektedir. Bu kapsamda, örneğin bir kanser hastalığına karşı ilaç geliştirme çalışmalarında üretilen ilaçlar, genel bir prensip olarak, hedeflenen kanser tipini oluşturan hücrelere laboratuvar koşullarında (in-vitro) geliştirilip çoğaltılarak uygulanmakta; etkili sonuçlar bu tip deneylerle tekrarlandıktan sonra güvenilirliği test edilmesiyle sırasıyla önce hayvan ve en son insan modellemelerinde (in-vivo) çalışılarak sonuçlandırılmaktadır.

Canlılık unsurunun her canlı için temel yapısının hücre olduğunu daha önce bahsetmiştik. Bu anlamda laboratuvar çalışmalarında her hangi bir deneysel modellemede canlı sistemlerine ihtiyaç duyulduğunda ilk önce hedeflenen canlı hücreleri laboratuvar ortamında özel cihaz ve ekipmanlarla alanında uzmanlaşmış kişiler tarafından, uygun koşullarda besin, koruyucu madde ve hava gereksinimleri karşılanarak defalarca çoğaltılırlar bu işleme kültür işlemi de denmektedir. Laboratuvar ortamında yapılan kültür eğer hücrelerden oluşuyorsa genel anlamda da bu işleme hücre kültürü denilmektedir. Geniş bir ifade ile hücre kültürü ökaryotik canlılardan özellikle hayvan hücrelerinden kaynaklanan hücrelerin, laboratuvarlarda kontrollü şartlar altında çoğaltılması ve yetiştirilmesi süreci olarak tanımlanabilir. 10.06.2004/25488 tarih ve sayıyla Resmî Gazete’de yayımlanan “Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik” kapsamınca hücre kültürü tanımı çok hücreli organizmalardan türetilmiş hücrelerin in–vitro olarak geliştirilmesi şeklinde yapılmıştır.

BİYOLOJİK ETKENLERE MARUZ KALINABİLEN SEKTÖRLER?

Bazı sökterlerin üretim sürecinde biyolojik etkenler doğrudan kullanılabildiği gibi bazı iş kollarında da çalışma koşullarına bağlı olarak ortamda biyolojik etkenler kendiliğinden gelişerek çalışanlar üzerine risk oluşturmaktadır. Örneğin bir gıda işleme tesisinde fermente gıdaların üretilmesinde mikroorganizmalar doğrudan kullanılmakta iken bir veteriner kliniğinde ise hayvan deri ve postlarında bulunan mikroorganizmalar klinik çalışanlarını tehdit etmektedir. Aynı şekilde hastane çalışanlarının sürekli insan kan ve vücut sıvıları ile çalışıyor olması onları bulaşıcı hastalıklara yakalanma bakımından birinci derecede etkin kılar. Bunların yanında özellikle gıda işleme tesislerinin atıklarının döküldüğü, hayvan ve insan dışkılarının döküldüğü akarsu ve durgun su yatakları ve bunların çevresi biyolojik riskleri taşıyan başlıca ortamlar olmaktadır. Tıbbi sanayiye yönelik ilaç geliştirme tesislerinin veya klinik teşhis tedavi laboratuvarlarında hücre kültürü çalışmaları son derece mikrobiyal kirliliğin oluşabileceği ve insan sağlığı açısından risk oluşturabilecek ortamlardır. Bu örnekleri maddeler hâlinde belirtecek olursak;

• Gıda üretim ve işleme
• Tarımsal ürün yetiştirme, üretme, paketleme ve depolama
• Hayvan bakımı ve sağlığı
• Hayvansal ürünleri işleme
• Laboratuvar hayvanlarının yetiştirilmesi ve bakımı
• Klinik ve veteriner sağlık hizmetleri
• Klinik ve araştırma laboratuvarları
• Günlük ve kişisel bakım merkezleri
• Atıkların işlenmesi, toplanması ve yok edilmesi

İle ilgili iş kolları biyolojik risk etmenlerine maruz kalınan iş kolları olarak gruplandırılabilirler.

İŞ SAĞLIĞI BİYOLOJİK RİSK ETKENLERİNİN SINIFLANDIRILMASI

İş Sağlığı Biyolojik risk etmenleri oluşturdukları enfeksiyon risk düzeyine göre 4 risk grubunda sınıflandırılmıştır. Bunlar,

• Grup 1 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa yol açma ihtimali bulunmayan biyolojik etkenler.
• Grup 2 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa neden olabilen, çalışanlara zarar verebilecek, ancak topluma yayılma olasılığı olmayan, genellikle etkili korunma veya tedavi imkânı bulunan biyolojik etkenler.
• Grup 3 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen, ancak genellikle etkili korunma veya tedavi imkânı olan biyolojik etkenler.
• Grup 4 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski yüksek olan ancak etkili korunma ve tedavi yöntemi bulunmayan biyolojik etkenler şeklinde gruplandırılmışlardır.

BİYOLOJİK RİSKLERİN BELİRLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Biyolojik etkenlere maruz kalma riski bulunan herhangi bir çalışmada, işçinin sağlık ve güvenliğine yönelik herhangi bir riski değerlendirmek ve alınması gereken önlemleri belirlemek için, işçinin maruziyetinin türü, düzeyi ve süresi belirlenir. Birden fazla grupta yer alan biyolojik etkenlere maruziyetin söz konusu olduğu işlerde risk değerlendirmesi, zararlı biyolojik etkenlerin tümünün oluşturduğu tehlike dikkate alınarak yapılır. Risk değerlendirmesi, düzenli aralıklarla ve işçinin biyolojik etkenlere maruziyet koşullarını etkileyebilecek herhangi bir değişiklik olduğunda yenilenir ve işveren, risk değerlendirmesinde kullanılan bilgileri, istendiğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına vermekle yükümlüdür.

Biyolojik risk değerlendirmesi, aşağıda verilen maddeleri kapsayan tüm bilgiler dikkate alınarak yapılır;

• İnsan sağlığına zararlı olan veya olabilecek biyolojik etkenlerin sınıflandırılması,
• Yetkili makamların, işçilerin sağlığını korumak için biyolojik etkenlerin denetim altına alınması hakkındaki önerileri,
• İşçilerin işlerinin sonucu olarak ortaya çıkabilecek hastalıklarla ilgili bilgiler,
• İşçilerin işlerinin sonucu olarak ortaya çıkabilecek alerjik veya toksik etkiler,
• Yaptıkları işle doğrudan bağlantılı olarak işçilerin yakalandığı hastalıkla ilgili bilgiler.

Tanı laboratuvarları dışında kalan, insan sağlığı ve veterinerlik hizmeti verilen iş yerlerinde, risk değerlendirmesi yapılırken, aşağıdaki hususlara özellikle dikkat edilmelidir.

• Hasta insanlarda veya hayvanlarda ve onlardan alınan maddelerde ve örneklerde biyolojik etkenlerin varlığı hakkındaki belirsizliklere,
• Hasta insanlarda veya hayvanlarda ve onlardan alınan maddelerde ve örneklerde var olduğu bilinen veya var olduğundan şüphe edilen biyolojik etkenlerin oluşturduğu tehlikeye,

• İşin doğasından kaynaklanan risklere,
bağlıdır.

RİSKLERİN AZALTILMASI

İşveren, yapılan işin özelliğine göre zararlı biyolojik etkenleri kullanmaktan kaçınacak ve teknik gelişmelere uygun olarak, kullanım şartlarında işçilerin sağlığı için tehlikeli olmayan veya daha az tehlikeli olan biyolojik etkenleri kullanmalıdır.

Yapılan risk değerlendirmesi sonucunda, işçilerin sağlık ve güvenliği için risk olduğu ortaya çıkarsa, işçilerin maruziyeti önlenir. Bunun teknik olarak mümkün olmadığı hâllerde, yapılan iş ve risk değerlendirmesi dikkate alınarak, sağlık ve güvenlik yönünden yeterli korumayı sağlayacak şekilde, işçilerin maruziyet düzeyinin en aza indirilmesi için özellikle aşağıdaki önlemler alınır. İş yerlerinde biyolojik risklerin en aza indirgenmesinde işverenler, aşağıda verilen hususlara uymakla yükümlüdür:

• Maruz kalan veya kalabilecek işçi sayısı, mümkün olan en az sayıda tutmalıdırlar.
• Çalışma prosesleri ve teknik kontrol önlemleri, biyolojik etkenlerin ortama yayılmasını önleyecek veya ortamda en az düzeyde bulunmasını sağlayacak şekilde düzenlemelidirler.
• Öncelikle toplu koruma önlemleri almalı ve/veya maruziyetin başka yollarla önlenemediği durumlarda kişisel korunma yöntemlerini uygulamalıdırlar.
• Hijyen önlemleri, biyolojik etkenlerin çalışma yerlerinden kontrol dışı dışarıya taşınması veya sızmasının önlenmesi veya azaltılmasını sağlayacak şekilde uygulanmalıdır.
• İş yerlerinde görünür yerlerde uluslararası kabul gören biyolojik risk işareti ile birlikte ilgili diğer uyarı işaretlerini kullanmalıdırlar.

• Biyolojik etkenlerin karıştığı kazaların önlenmesine yönelik planlar hazırlamalıdırlar.

• Gerekiyorsa ve teknik olarak mümkünse, kullanılan biyolojik etkenlerin muhafaza edildikleri ortam dışında bulunup bulunmadığının belirlenmesi için ölçümler yapmalıdırlar.
• Atıkların, gerektiğinde uygun işlemlerden geçirildikten sonra işçiler tarafından güvenli bir biçimde toplanması sağlamalı, depolanması ve işyerinden uzaklaştırılması, güvenli ve özel kapların kullanılması da dahil uygun yöntemlerle yapılmasını sağlamalıdırlar.
• Biyolojik etkenlerin iş yeri içinde güvenli bir şekilde taşınması için gerekli düzenlemeler yapmalıdırlar.

Risk değerlendirmesi sonuçları çalışanların sağlık ve güvenliği yönünden risk bulunduğunu ortaya koyuyorsa, istenmesi hâlinde işveren;

• Risk değerlendirmesinin sonuçlarını
• İşçilerin biyolojik etkenlere maruz kaldığı veya kalabileceği işleri
• Maruz kalan işçi sayısını
• İş yerinde sağlık ve güvenlikten sorumlu kişilerin adı, soyadı, unvanı ve bu konudaki yeterliliğini
• Çalışma şekli ve yöntemleri de dâhil olmak üzere alınan koruyucu ve önleyici önlemleri
• Fiziksel engellerin ortadan kalkmasından kaynaklanabilecek, Grup 3 veya Grup 4’te yer alan biyolojik etkenlere maruziyetten işçilerin korunması için acil eylem planlarını

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına kayıtları göndermelidir. Ayrıca İşveren, biyolojik etkenin ortama yayılmasına ve insanda ciddi enfeksiyona ve/veya hastalığa sebep olabilecek herhangi bir kaza veya olayı derhâl Bakanlığa ve Sağlık Bakanlığına bildirmekle yükümlüdür.

Risk değerlendirmesi sonuçları çalışanların sağlık ve güvenliği yönünden riskin bulunduğunu ortaya koyuyorsa, bakanlığın isteği doğrultusunda maruz kalan işçi sayısının belirlenmesinde, işverenler, grup 3 ve/veya grup 4 biyolojik etkenlere maruz kalan çalışanların listesini, yapılan işin türünü, mümkünse hangi biyolojik etkene maruz kaldıklarını ve maruziyetler, kazalar ve olaylarla ilgili hususları kayıt altında tutmakla ve en az 20 yıl saklamakla yükümlüdürler.

Hijyen ve kişisel korunma önlemleri açısından işverenler, çalışanların biyolojik etkenlerle çalışmaya bağlı sağlık veya güvenlik riskleriyle karşılaştıkları bütün işlerde;

• Çalışanların, biyolojik etkenlerin bulaşma riski bulunan çalışma alanlarında yiyip içmemeleri,
• Çalışanlara uygun koruyucu giysi veya diğer uygun özel giysi sağlanması,
• Çalışanlara, göz yıkama sıvıları ve/veya cilt antiseptikleri de dâhil, uygun ve yeterli temizlik malzemeleri bulunan yıkanma ve tuvalet olanakları sağlanması,
• Belirlenmiş bir yerde uygun olarak muhafaza edilen gerekli koruyucu ekipmanların verilmesi ve bunların her kullanımdan önce onarılacak yerleri varsa tamir edilmesi ve temizlenmesi aksi durumlarda yenileri ile değiştirilmesi,

• İnsan ve hayvan kaynaklı numunelerin alınması, işlem yapılması ve incelenmesi yöntemlerinin belirlenmesi,
hususlarında önlem almakla yükümlüdürler. Ayrıca biyolojik etkenlerle kirlenmiş olan iş elbiselerinin ve koruyucu donanımların çalışma alanlarında ayrılmadan önce çıkarılmalı, diğer temiz giysi ve donanımlardan ayrı tutularak işveren tarafından sterilizasyon, dezenfeksiyon ve temizliğinin sağlanması ve hatta gerektiğinde de imha edilmesi gerekir.

İŞÇİLERİN EĞİTİMİ VE BİLGİLENDİRİLMESİ

İşverenler, sağlık riskleri, maruziyeti önlemek için alınacak önlemleri, hijyen, kişisel koruyucu donanım konusunda çalışanlara eğitim, bilgi ve talimat verir.
İşveren; her işçinin, çalışmalara başlamadan önce ve düzenli aralıklarla sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.
yerleri varsa tamir edilmesi ve temizlenmesi aksi durumlarda yenileri ile değiştirilmesi,
• İnsan ve hayvan kaynaklı numunelerin alınması, işlem yapılması ve incelenmesi yöntemlerinin belirlenmesi,
hususlarında önlem almakla yükümlüdürler. Ayrıca biyolojik etkenlerle kirlenmiş olan iş elbiselerinin ve koruyucu donanımların çalışma alanlarında ayrılmadan önce çıkarılmalı, diğer temiz giysi ve donanımlardan ayrı tutularak işveren tarafından sterilizasyon, dezenfeksiyon ve temizliğinin sağlanması ve hatta gerektiğinde de imha edilmesi gerekir.

İŞÇİLERİN EĞİTİMİ VE BİLGİLENDİRİLMESİ

İşverenler, iş yerlerinde yeni veya değişen risklere göre uyarlanmış, gerektiğinde tekrarlanmak sureti ile biyolojik etkenlerle temasın söz konusu olduğu çalışmalara başlanmadan önce;

• Olası sağlık riskleri,
• Maruziyeti önlemek için alınacak önlemler,
• Hijyen gerekleri,
• Koruyucu ekipman ve elbiselerin kullanımı ve giyilmesi,
• Herhangi bir olay anında ve olayların önlenmesinde işçilerce yapılması gerekenler noktasında işçilerine ve işçi temsilcilerine uygun ve yeterli eğitim almalarını sağlar ve bilgi ve talimatlar vermekle yükümlüdür.

Ayrıca özel durumlarda işverenler iş yerinde, biyolojik etkenlerle çalışma sırasında oluşan ciddi bir kaza veya olay durumunda ve Grup 4 biyolojik etkenlerle yapılan çalışmalarda takip edilecek prosedürü de içeren yazılı talimatları sağlayacak ve mümkünse uyarıları görünür şekilde asmaları gerekir. Bununla birlikte çalışanlar ise biyolojik etkenlerin kullanımı sırasında meydana gelen herhangi bir kaza veya olayı, sağlık ve güvenlikten sorumlu veya görevli kişiye derhâl işveren veya işveren vekiline bildirmelidirler.

İşverenler, biyolojik etkenlerin ortama yayılmasından doğan ve insanda ciddi enfeksiyona ve/veya hastalığa neden olabilecek kaza veya olayı, kazanın sebeplerini ve durumu düzeltmek için alınan önlemleri çalışanlara ve/veya temsilcilerine derhâl bildirmekle yükümlüdürler.

SAĞLIK GÖZETİMİ

Biyolojik etkenlerle yapılan çalışmalarda işveren her çalışanın;

• Çalışmalara başlamadan önce ve düzenli aralıklarla sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.
• Risk değerlendirmesi, özel koruma önlemleri alınması gereken çalışanları tanımlar.
• Gerektiğinde işçilerin maruz kaldıkları veya kalmış olabilecekleri biyolojik etkene karşı henüz bağışıklığı olmayan çalışanlar için etkili aşıları iş yerlerinde hazır bulundurur.
• Bir çalışanın, maruziyete bağlı olduğundan kuşkulanılan bir enfeksiyona ve/veya hastalığa yakalandığı saptandığında, iş yeri hekimi veya çalışanların sağlık gözetiminden sorumlu kişi, benzer biçimde maruz kalmış diğer işçilerin de aynı şekilde gözetime tabi tutulmasını sağlar.
• İş yeri hekimi veya işçilerin sağlık gözetiminden sorumlu kişi, her bir işçi için alınması gerekli koruyucu ve önleyici tedbirler ile ilgili olarak önerilerde bulunur.
• Maruziyetin sona ermesinden sonra yapılacak herhangi bir sağlık gözetimi ile ilgili olarak çalışanlara gerekli bilgi ve tavsiyeler verir ve gerekli kayıtları en az 10 yıl süre ile saklar.

Yazıyı Paylaşın!

Facebook
Pinterest
Twitter
WhatsApp